İçinde kaybolduğum anları hatırlıyorum, yıllar önce bir sabah, işin yoğunluğundan gözlerim yorgun, ama başımda bir fikir uğuldayarak uyanmıştım. O sabah hayatımda hiç unutamayacağım bir anı yaşayacağımı bilmiyordum. Evet, hafriyat… Belediye bu tür işleri alır mı diye merak ederken, bana, insan ilişkilerinin bazen çözülmesi en zor meselelerden biri olduğunu öğreten bir hikâye başlamıştı.
Belediye Hafriyat Alır Mı?
Bir Sabah, Bir Soru
Her şey bir sabah, sıradan bir telefonla başladı. Zeynep, yıllardır tanıdığım bir dostumdu. Hem akıl hocam hem de en büyük destekçim… Ama bu sefer biraz tedirgindi. “Belediye hafriyat alır mı?” dedi. Çalıştığı inşaat projesinde bazı kazı ve hafriyat işleri vardı ve ne yapacağı konusunda oldukça kararsızdı.
Zeynep’in gözlerinde bir belirsizlik vardı. O kadar netti ki, her zaman stratejik ve çözüm odaklı olan bu kadının şimdi bir konuda takılıp kaldığını görmek oldukça ilginçti. “Belediye mi?” dedim, ama Zeynep soruyu bana sorarken, aslında belki de basit bir iş çözümünden çok, bu sürecin hayatına nasıl etki edeceğini anlamaya çalışıyordu. Belediye hizmetlerinin işleyişi, işlemler, kurallar… Onlarca detay vardı, her biri birbirine bağlı.
Erkeklerin Çözüm Odaklı, Kadınların Empatik Yaklaşımları
Bu soruyu, en yakın arkadaşım Selim ile tartışmaya başladık. Selim, çözüm odaklı yaklaşımıyla bilinen biridir. Ama Zeynep’in sorusuna yanıt verirken, sadece teknik bilgiler ve prosedürlerle değil, aynı zamanda onun endişeleriyle ilgilenmesi gerektiğini anlamıştı. Erkekler bazen sadece pratik çözümle ilgilenirken, kadınlar daha fazla insan faktörüne odaklanır, değil mi? Bu gerçekten Zeynep’in zihnindeki soru işaretlerini ortadan kaldırmanın anahtarıydı.
Selim, Zeynep’e çözümü hızlıca önerdi: “Evet, belediye belirli prosedürler ve izinler gerektirir. Hafriyat almak için belediyeye başvurabilir, onlardan bir izin alabilirsin. Belediye bu işlerin sorumluluğunu alır, çünkü çevre düzenlemeleri ve alanın kullanımına ilişkin önemli kurallar var.”
Zeynep, Selim’in mantıklı açıklamalarıyla rahatladı ama bir şey daha vardı. O an Zeynep, sadece işin nasıl yapılacağıyla değil, nasıl bir yol izleneceğiyle de ilgileniyordu. İzinler alınacak mı, prosedürler düzgün işler mi? Her adımda bir yavaşlık ya da zorluk hissi, onun içinde endişeyi büyütüyordu.
İşin İnsan Tarafı
Zeynep’in bu kaygıları üzerine düşündüğümde, işin içine duygusal bir yaklaşımın da katılması gerektiğini fark ettim. Kadınlar her zaman empatik bakış açıları geliştirirler, duygusal zekaları daha güçlüdür. Zeynep’in bu kadar kaygılı olmasının sebebi sadece işin çözülmesi değildi. İşin insana dair boyutu da çok önemliydi.
“Zeynep, belediyenin sana yardım etmek için orada olduğunu unutmamalısın,” dedim. “Bu süreçte yalnız değilsin. Adım adım her şey netleşecek, yeter ki doğru bilgiye sahip ol.”
Zeynep o an rahatladı. Çünkü çözüm, onun gözünde sadece işlem adımlarından ibaret değildi. Belediye hafriyat alır mı? Evet, alır. Ama bu sadece bir başlangıçtı. Zeynep, prosedürlerin ardındaki insanları, o insanların duygusal anlayışını ve ona nasıl yardımcı olabileceklerini fark etti. İşin içine biraz insan sevgisi, biraz da güven girdi.
Sonuç Olarak
Belediye, hafriyatla ilgili işlemleri alır. Ancak bu sadece bir prosedür değil, duygusal ve insan ilişkilerini anlamakla ilgili bir süreçtir. Herkesin bir kaygısı, bir soru işareti olabilir. Bu süreçte insanları doğru anlamak, duygusal olarak onları desteklemek çok önemli. Zeynep’in o sabah sorusuyla başlayan bu yolculuk, bize sadece hafriyatın ötesinde çok daha fazlasını öğretti.
Bu yazı, “Belediye hafriyat alır mı?” sorusunun yanıtından çok, nasıl bir insan anlayışı ve empatiyle çözüm odaklı hareket edebileceğimiz üzerineydi. Hepimiz zaman zaman farklı sorularla karşılaşırız, ama bu soruları yanıtlamak, sadece teknik bilgiyle değil, insan ilişkileriyle de ilgilidir. Bazen çözüm sadece prosedürlerde değil, bir adım geri çekilip bakmakta ve içsel bir dinginlik yaratmakta gizlidir.
Peki, sizce belediye hizmetlerinden faydalanırken en çok hangi faktörü göz önünde bulundurmalıyız? Yorumlarınızı merakla bekliyorum!